Author: Hüsamettin UĞUR

0

Doğan Holding’in (Aydın Doğan’ın) Vergi Suçu Dosyalarının Hikâyesi: Üyesinden Karar Saklayıp Muhalefet Şerhi Yazdırmayan Yargıtay…

Yazının konusu, Yargıtay’da yeni dairelerin kurulması sonrasında Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nden 19. Ceza Dairesi’ne devredilen vergi suçları ile birlikte Aydın Doğan ve Doğan Holding ile Holding iştiraki diğer şirket yöneticilerinin vergi suçları dosyaları incelenip karara bağlanırken, Yargıtay Üyesine görevi kapsamında muhalefet şerhi yazması için dosya ve kararın verilmeyerek sergilenen “yargısal zorbalık”tır.

0

“Toplumsal Barışın İnşası ve Beraber Yaşama Kültürü”

Vicdanın onaylamadığı bir barış da af ve infaz düzenlemeleri de kalıcı bir barışı getirmez. Ülkenin topyekün bir barışa, huzura ihtiyacı var. Bunun önündeki en büyük engel de kanaatince siyasi iktidardır. Çünkü iktidar bütün toplumsal muhalefetle adeta savaş halindedir; en haklı, en meşru talep ve eylemler bile şiddetle, yargı sopasıyla bastırılmaktadır. Bu itibarla bugünkü sürecin (adı her neyse) 2015 yılında iki seçim arasındaki “istikşafi” görüşmeler gibi “oyalayıcı” olduğunu düşünüyor, bu konuda iktidarı samimi görmüyorum. Maksat, muhalefet partilerini oyalamak ve gerçek gündemi, asıl sorunları unutturmaya çalışmaktır.

0

Küçük Kızımın Fotoğrafı ile Hasbihal

Şubat soğuğuydu…Düşmemişken daha cemre, Gökten kayan YILDIZ gibiÇıkageldin uyup emre. “Mini mini bir kuştun, Kalbimize konmuştun.”Gülüşün bahar güneşi, Her zaman güldürsün Allah. Gamzelerin kuş yuvası, Yuva yıkan olmaz iflah… Duruşun dik, bakışın manâlı,Öfkeni bakışında aramalı, Simân peri gibidir edâlı, Perilerin güzeldir masalı…Güvercin yüreklim, Bakışların...

0

Basın Kanunu’na Göre Dava Açma Sürelerinin Yetersizliği ve Anayasaya Aykırılığı Üzerine Değerlendirmeler

Makale Terazi Dergisinin Temmuz 2010 sayısında yayınlandıktan sonra Anayasa Mahkemesi ileri sürdüğümüz gerekçelerle 28.04.2011 tarihli, 2011/72 sayılı Karar ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 26. maddesindeki ”iki ay” ibaresini anayasanın 2 ve 36. maddelerine aykırı bularak iptal etmiş, 2/7/2012  tarih ve  6352 sayılı Kanun ile 26. maddedeki “iki ay” ibaresi “dört ay”, “dört ay” ibaresi “altı ay” ve maddenin 6. fıkrasında yer alan “iki ayı” ibaresi “dört ayı” şeklinde değiştirilmiştir.

0

Bir Cumhuriyet Savcısının Kiğı Hatıraları (1993-1994)

Elazığ Hâkim adayları olarak stajımız bittiğinden Ankara’ya gidip kur’a çekecektik. Bu sırada Kiğı C. savcısı Melih Bey de Elazığ’da yetkili olarak çalışıyordu. Odasında oturup konuşuyorken şaka yollu takıldı: “Hadi bakalım, kur’ayı Kiğı’ya çek de gel.” İnanılır gibi değil ama gerçekten de kur’ayı Kiğı’ya çektim.
Kiğı’lılar aydın ve çağdaş insanlardı. Okuma yazma oranı yüksek, dışa açık; büyük çoğunluğunun İstanbul hatta yurtdışıyla irtibatı vardı. Adli olaylarda şikâyete gelmeye çekinmedikleri gibi çok ilginç konularda müracaatları da olmuştu.
İlk başlarda adliye bulunmayan, terörle mücadele adına ilçe yapılan fakat gerçekte birer köy olan Yedisu, Yayladere ve Adaklı ilçeleri de adli yönden Kiğı’ya bağlı idi. Böylece Kiğı’nın yedi ilçesinden dördü bizim sorumluluk alanında kalıyordu. Bu ilçeler terörün en yoğun olduğu, Tunceli kırsalına yakın, terör örgütünün Güneydoğu’dan Doğu’ya (Diyarbakır, Bingöl, Tunceli, Erzincan) ve buradan da Orta Anadolu’ya (Sivas, Tokat) geçiş güzergâhı üzerinde bulunmaktaydı.
Aynı dönemde Kiğı’ya kur’a çekerek birlikte görev yaptığımız Hakim Hanım ile oturuyorken ziyaretimize İlçe Emniyet Amiri geldi. Hoş beşten sonra sorduk:
-“Cuma Bey, çember daralıyor, tedarikli (hazırlıklı) misiniz?”
– “Hiç endişe etmeyin efendim, kuş olsalar indiririz…”
Sonra ne mi oldu? Buyurun, birlikte okuyalım. (Bu yazı ilk olarak HUKAB Dergisinin Nisan-Haziran 2013 tarihli 5. sayısında yayınlanmıştır.)

0

Deli Dumrul, Osman Gazi veya “Ölüm kadar Kesin Bir Gerçek: Vergi”

Mübalağa sanatını seven millet ve devlet olarak bir çok konuda olduğu gibi “ölüm kadar kesin bir gerçek” olan vergi olayında da bir minimal raeliteyi, maksimum düzeyde idealize ederek “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” şeklinde vergi dairelerinin duvarlarını süsleyen, kerameti kendinden menkul bir özdeyiş (!) haline getirmişiz. Vergi, “ölüm kadar kesin bir gerçek” olsa da herkes “başkasının ölümü” kadar kendisinden uzak olmasını ister. Bu itibarladır ki “ben vergisini ödeyen bir vatandaşım” sözünün medeni dünyada ciddi bir ağırlığı olsa da bu söz ülkemizde henüz özgül ağırlığına kavuşmamıştır. (Yazı ilk kez HUKAB Dergisinin Ekim-Aralık 2013 tarihli sayısında yayınlanmış ve güncelliğini korumaktadır.)

0

Penguenler Adası’nda Rüzgar “Eser” mi? “Yapıt” mı?

Anatole France “Penguenler Adası” isimli eserinde Fransız tarihinin ve adalet sisteminin gülünç taraflarını alaycı ve kendine has üslubu ile anlatır. Bu kitabı Cezaevinde “Adonis” yayınevinin baskısından okudum. Yayınevi (yetkilileri), kitapta “esen” “karamizah” rüzgarını yetersiz bulmuş olmalı ki “yapıtken” kasırgası estirmiş! İşte “Destursuz Bağa Girenler”in son marifeti…

0

O HSYK Ki…

HSYK (GK), 15 Temmuz’un hemen akabinde şahsım dahil 2847 hakim ve savcıyı meslekten çıkarmaya karar verdikten aylar sonra HSYK 2. Dairesi de hakkımızda “terfi defterinden çıkarma” kararı verdi. Bu karara karşı yasal hakkım olan “yeniden inceleme talebinde bulunma”yı işte bu dilekçe ile kullandım.