Vergi Suçları

Vergi Suçları – Hüsamettin Uğur & Mert Elibol

Vergi hukuku, ekonomik hayatın düzenli işleyişinde büyük önem taşıyan bir alan. Bu alanın en kritik konularından biri de vergi suçları ve bunların hukuki sonuçlarıdır.
Hüsamettin Uğur ve Mert Elibol tarafından kaleme alınan Vergi Suçları kitabı, bu konuyu hem teorik hem de uygulamalı yönleriyle ele alan kapsamlı bir çalışma niteliğinde.

Kitap Hakkında Kısa Bilgi

  • Yazarlar: Hüsamettin Uğur, Mert Elibol
  • Yayınevi: Adalet Yayınları
  • Baskı: 2. Baskı – Haziran 2016
  • Sayfa Sayısı: 708
  • ISBN: 978-605-146-941-6
  • Boyut: 16 × 24 cm

Kitap, yalnızca akademik bilgi sunmakla kalmıyor; aynı zamanda uygulamada karşılaşılan sorunlara ışık tutan içtihatlara ve örnek olaylara da yer veriyor.

İçerik ve Bölümler

1. Vergi ve Vergi Hukuku Temelleri

Bu bölümde vergi hukukunun temel kavramları, ilkeleri ve kurumları açıklanıyor. Verginin tanımı, hukuki dayanakları ve türleri gibi konulara giriş niteliğinde bilgiler sunuluyor.

2. Vergi Suçlarında Özellik Arz Eden Hususlar

Vergi davalarında öne çıkan özel durumlar; sahte belge düzenleme veya kullanma, defter ve belge gizleme, mücbir sebep halleri, uzlaşma, pişmanlık ve arama süreçleri gibi başlıklar altında işleniyor. Konular, Danıştay’ın güncel içtihatlarıyla desteklenmiş.

3. VUK 359. Maddeye Göre Vergi Suçları

Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde düzenlenen vergi suçları üç ana grup halinde inceleniyor. Suç unsurları, cezai yaptırımlar ve dava süreçleri adım adım açıklanıyor.

4. İlgili Mevzuat

Kitabın son bölümünde, konuyla ilgili tüm mevzuat metinleri yer alıyor. Böylece okuyucu, hem teorik açıklamaları hem de hukuki dayanakları tek kaynakta bulabiliyor.

Kitabın Öne Çıkan Yönleri

  • Açıklamalı ve içtihatlı: Yargıtay ve Danıştay kararları hem tam metin hem de özet formatında sunulmuş.
  • Güncellenmiş içerik: İlk baskıya ek olarak yeni açıklamalar, alt başlıklar ve kavram indeksi eklenmiş.
  • Uygulama odaklı: Akademisyenler, vergi müfettişleri, avukatlar ve öğrenciler için pratik fayda sağlayacak şekilde hazırlanmış.

ÖNSÖZDEN ÖNCE

Ölüm Kadar Kesin Bir Gerçek” veya Deli Dumrul Osman Gazi…

Hukuk sosyal bir bilimdir. Toplumdaki değişme ve gelişmelere paralel olarak ihtiyaç ölçüsünde kanunlar ve vergi mevzuatının değiştirilmesi gerekebilir. Vergi ise kamu giderlerini karşılamak üzere, herkesin mali gücüne göre ödemekle yükümlü olduğu bir vatandaşlık ödevi (Any. m. 73) ve uygar, sorumluluk sahibi, bilinçli vatandaş olmanın ölçüsüdür.

Bir yazar (Jack OCHS), vergi gerçeğinin, ölüm kadar kesin olduğunu ifade etmiştir: “There is nothing in life which is certain expect dead and taxes”1 İnsanlar verginin varlığını, gerekliliğini, ölüm kadar kaçınılmaz bir gerçek olduğunu kabul etse de başkasının ölümü gibi, kendisinden uzak olmasını ister. Oysa bu tezat, psikolojik eşik aşılırsa, her şey çok daha farklı olacaktır. Bu konuda en büyük görev ise devlete düşmektedir. “Ben vergisini ödeyen bir vatandaşım” sözünün medeni dünyada önemli bir etkisi ve ağırlığı olsa da bizde henüz özgül ağırlığına kavuşmamıştır.

Ülkemizde düşünülmeden, sık sık, siyasi ve popülist amaçlarla vergi yasaları değiştirilmekte, vergi cezaları ve borçları affedilmektedir. Oysa sıkça çıkarılan vergi afları (adı ister vergi barışı olsun, ister yeniden yapılandırma olsun, isterse tahsilatın hızlandırılması olsun), en hafif tabirle dürüst mükellefi cezalandırmaktır. “Nasıl olsa af çıkar” düşüncesini oluşturmak o ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Vergi suçlarının işlenmesinde, af yasalarının büyük payı vardır. Bir kısım mükellefler deyim yerindeyse “vergi arsızı” olmaktadır. Ayrıca çok (sık) kanun ve af çıkarmak, değiştirmek, erdem olmadığı gibi yerine göre bir acizliğin, çaresizliğin ifadesidir.

Bilirsiniz, bir hikâye/destan kahramanı olan Deli Dumrul’u… Hani susuz derenin üzerine kurduğu köprüden “geçenden beş akçe, geçmeyenden on akçe” alan!.. Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gazi zamanında yaşandığı kabul edilen bir olay ise vergi konusunda günümüzde de geçerliliğini koruyan ilkeler içermektedir: Pazarda malını satmaya gelen birisi “Bac” denilen bir çeşit pazar yeri vergisini ödemek istemeyince mesele Osman Gazi’ye kadar intikal eder. Osman Gazi adamlarına sorar: “Bir kimsenin kazancı neden başkasının olur? Tanrı buyruğu mudur? Yoksa

kendinizin mi?” Görevliler de “Töredir Han’ım, ezelden kalmıştır. Pazarı bekleyenlere bir nesnecik verilmesi adettir” diyerek açıklamada bulunurlar. Bunun üzerine Osman Gazi: “Madem öyle, pazara yük getirip satan iki akçe versin, satamayandan bir şey alınmasın” der.2 Şeyhi (akıl hocası) olan Edebali’den “insanı yaşat ki devlet yaşasın” öğüdünü alan Osman Gazi, Deli Dumrul gibi hareket etseydi, kurucusu olduğu devlet 600 yıl yaşar mıydı?

Türkiye genelinde yüzde on’dan az oranı ile AB ortalamasının altında olsa da bazı illerimizde, kaçak elektrik kullanım oranı % 70’in üzerindedir!..3 Bununla nasıl mücadele ediliyor? Kaçak elektrik bedelini, elektrik hırsızlarından alamayınca, onu da abonelerden alarak?.. Bu mudur hukuk devleti, suç ve cezaların kanuniliği ve şahsiliği ilkesi? TİLKİLER dışarıda keyif çatarken, mütemadiyen kümesteki KAZLAR’ı yolan bir anlayış karşısında Deli Dumrul daha insaflı değil miydi? Ya elektrik tüketicilerinden alınan TRT payına ne demeli? Yasal bir kılıfı olsa da hukuk ve adaletle bağdaşıyor mu? İnsanların vergiye bakışındaki tezadı, psikolojik eşiği aşmasına böyle mi yardımcı olacağız? “İtibar kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim” diyen R. Bosch kadar olsun bir devlet itibarını düşünmez mi?

Vergi kaybı doğmasa bile, bu amaçla vergi kaçakçılığı suçunu işlemek, üç yıldan beş yıla kadar hapis gerektiren bir suç iken, mütemadiyen vergi kaçıranların vergi borçlarını ve cezalarını doğrudan veya dolaylı olarak affetmenin izahı var mıdır? Vergi kaçakçılığı kriminolojik yolsuzluk ise, siyasi rant (popülizm) uğruna olur olmaz, sık sık çıkarılan vergi afları da siyasi yolsuzluktur. Bir ülkedeki yolsuzluk ile yoksulluk birbirine paraleldir. Bu anlamda hangisinin sebep, hangisinin sonuç olduğunun önemi yoktur. Yolsuzluk sonucunda bazı kazançlar sağlansa da insanı insan yapan (onur, şeref, itibar gibi) değerleri kaybettirir. Ayrıca yolsuzluğun, geleceği kurtarmak olmadığı, bilakis çocuklarımızın geleceğini çalmak olduğu bilinmelidir.

Bütün sorunlarımız gibi bu sorunlar da “insan” eksenlidir. Ne kadar alt yapı, üst yapı yatırımı yaparsanız yapın; insana yatırım yapılmadığı sürece, faydasızdır, israftır. İnsana yatırım ise yüzyıllık planlama gerektiren, uzun vadeli bir iştir. Bu iş, günü kurtarmaya bakan, seçimlere endeksli olarak 3-5 yılın ötesinde plan yapamayan “politikacı”ların işi değil, devleti, milleti, gelecek nesilleri düşünen, Çin Atasözünde belirtildiği gibi “yüzyılları planlayacak” devlet adamlarının işidir (H.UĞUR).

1 OCHS, Jack, Public Finance, Harber and Row, Publishers, New York, 1974, s. Xi (Aktaran:

EDİZDOĞAN, Nihat, TAŞ, Metin, ÇELİKKAYA, Ali, Vergi Ceza ve Yargılama Hukuku, Ankara,

2007, s. 1) VI

2 ATSIZ, Aşık Paşaoğlu Tarihi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1992, s. 25, 26; [Aktaran, BE

CERMEN, Cengiz, Klasik Dönem Osmanlı Vergi Sistemi ve Vergi Türleri, (Vergi Müfettişleri

Derneği) Ankara, (Tarihsiz), s. 7, 8]

3 Enerji Bakanı, Türkiye genelinde yüzde 9.4 oranı ile AB ortalamasının altında düşen kaçak

elektrik kullanımının Dicle dağıtım bölgesinde yüzde 72’leri bulduğunu açıklayarak “bu kabul

edilemez” dedi. www.ensonhaber.com/ E.T.: 7.3.2013 VII

İKİNCİ BASKI İÇİN ÖNSÖZ

Haziran 2015 yılında piyasaya çıkan kitabın ilk baskısının bir yıl geçmeden tükenmekte olduğunun bildirilmesi, bizleri bir yandan memnun ederken, diğer yandan yoğun bir çalışma ortamına girmenin telaşına soktu.

Doğrusu, tahminlerimiz de bu yönde olduğu için, ilk baskı yayınlanır yayınlanmaz, yeni baskı için düzeltme, yeni kaynaklardan da yararlanarak ilave, güncelleme çalışmalarına da başlamıştık. İlk farkettiğimiz husus, basit ve önemsiz de olsa azımsanmayacak kadar yazım yanlışı idi, düzeltildi. Birçok konu, ilave açıklamalarla geliştirildi. Yeni arabaşlıklar eklendi. En önemlisi de kitaptan yararlanmayı kolaylaştırmak için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olan kavramlar indeksi hazırlanıp eklendi.

2015 yılında vergi suçlarına ilişkin davaların temyiz incelemesini yapan Yargıtay 19. Ceza Dairesinin kararları ile Danıştay’ın çok sayıda yeni-emsal kararı ilave edildi. Danıştay Kararları için Danıştay Üyesi Bekir SÖZEN Bey’e teşekkür ederiz. H. UĞUR’un muhalefet şerhi yazdığı kararlar, hem kitabın sistematiğinin bozulmaması, hem de muhalefet şerhlerine erişim kolaylığı açısından, 3. Bölümün sonunda “Muhalefet Şerhli Yargıtay Kararları” başlığı altında yer verildi. Temyiz incelemesinde (ve istinaf kanun yolunda) ihtisaslaşmanın mutlaka sağlanıp korunması gerekir. Vergi suçları gibi teknik-karmaşık suçlarda ihtisaslaşma daha da önemlidir. 2016 yılında vergi suçlarına ilişkin davaların temyiz incelemesi tekrar (21. Ceza Dairesi ile birlikte) Yargıtay 11. Ceza Dairesine verildi. Daireler arasında bu şekilde iş bölümü, görev değişiklikleri ile bir suçun kanun yolu denetiminin farklı dairelere verilmesi, ihtisaslaşmanın gerekliliğine aykırıdır. Bazı suçlara üç dört ayrı daire bakmaktadır ki (bu da aynı konuya en az 6-8 ayrı heyetin bakması demektir) bu şekilde ihtisaslaşma, dolayısıyla da adil yargılanma sağlanamaz. Bunun yerine dairelerin heyet sayısının arttırılması daha uygun olacaktır. İşbölümü Kararının alınması, yürürlüğe girmesi ve binlerce dosyanın devir-teslimi aşaması, aylarca o suça ilişkin dosyaların incelemesinin yapılamamasına neden olmakta, böylece iş yoğunluğuna çözüm arayışı bizzatihi iş yoğunluğuna neden olmaktadır. Ayrıca vergi suçları için, idari yargıda olduğu gibi ihtisas mahkemeleri (vergi ceza mahkemeleri) kurulmalı, bu sağlanıncaya kadar da bazı mahkemeler bu suçlara bakmakla özel olarak yetkilendirilmelidir.

Kitapla ilgili çoğunlukla olumlu eleştiriler alsak da her zaman için daha iyisinin mümkün olacağı düşüncesindiyiz. Bu ise siz okuyuculardan gelecek yapıcı, yol gösterici tartışma ve tenkitlerle olacaktır. Kitabın, başta adli ve idari yargı mensupları olmak üzere, vergi ceza hukuku ile ilgilenen herkese faydalı olmasını diler, ikinci baskının da kısa sürede hazırlanması ve yayınlanmasında emeği geçen Adalet Yayınevi yetkilisi Hakan KARAASLAN ve yayınevi çalışanlarına teşekkür ederiz (20.05.2016, Ankara).

H. UĞUR-M. ELİBOL